64 yaşında, efsanevi ve kült aktör neredeyse tanınmaz hale geldi: ama kim bu adam?

O kült ve efsanevi bir aktördü, ama şimdi kimse onu fotoğraftan tanıyamıyor. Hayatı boyunca pek çok rol oynadı. Ama en çok pişman olduğu şey, doktor rolünü oynayabilmiş olmasına rağmen doktor olmamış olmasıydı. Bu, babasının en büyük hayaliydi. Onu tanıdınız mı? Hayır mı? O zaman hayat hikayesini okumaya devam edin.

Babası Doktor William Laurie, oğullarının onun doktorluk yolunu devam ettirmelerini umuyordu. Özellikle en küçüğü Hugh Laurie’ye büyük umutlar besliyordu.
Küçük Laurie, prensip olarak tıbba yakın bir mesleğe yönelmeyi planlıyordu. Babası onun için gerçek bir rol modeldi. O sadece iyi bir doktor olmakla kalmamış, aynı zamanda sporda da başarılar elde etmiş ve Olimpiyat şampiyonu bir kürekçi olmuştu.

Laurie, babasının okuduğu üniversiteye girdi. Dahası, o da kürek takımına katıldı. Olimpiyat Oyunlarına katılmayı planlıyordu ve ardından tıp bölümünü seçerek eğitimine devam edecekti.
Ancak kısa süre sonra yeni bir tutku keşfetti: tiyatro kulübü. Ayrıca komedi grubuna da katılıyordu ve burada aktris Emmy Thompson ile tanıştı. Kader, bir süre sonra ona gelecekteki ortağı Stephen Fry ile tanışmasını sağladı.

80-90’lar onun için çok verimli bir dönem oldu. Hugh Laurie birçok televizyon programında yer aldı. Ayrıca sitcom “Blackadder”da rol aldı.
2004 yılı, gerçek keşiflerin yaşandığı bir dönemdi. “Dr. House” dizisinde rol almaya karar verdiğinde, bir anda ünlü oldu. Bu rol, Laurie’ye yüzde yüz hitap ediyordu, bu yüzden de bu rolü mükemmel bir şekilde oynadı.

Bu dizide rol almak için Hugh Laurie, İngiliz aksanından kurtulmak zorunda kaldı, ki bu hiç de kolay olmadı. Hastanenin narsist dehası rolüne uyum sağlamak için elinden gelen tüm çabayı gösterdi. Kimse, bu görevi hayal edilebileceğinden daha iyi bir şekilde başardığını inkar edemez.
Böylece Laurie, Hollywood’un en ünlü doktoru oldu. Ancak bu, aktörü mutlu etmedi — hayat ona pek çok sınav ve zorluk çıkardı.
Hugh Laurie daha sonra itiraf ettiği gibi, sık sık çıkış yolu yokmuş gibi görünen dönemler yaşıyordu. Ama ne olursa olsun, aktör zamanında çekim setine geliyordu. İşine tüm sorumluluğuyla yaklaşıyordu.
Hastalandığı zamanlarda bile çekimleri iptal etmiyordu. Kimse ondan böyle sözler duymamıştı. Ancak o kadar yorgundu ki, bazen kaza yapıp birkaç gün izin alıp dinlenmek istiyordu.