Ukraynalı Mila ilk başta akrabalarıyla birlikte Riga’da yaşıyordu. O, seyahat etmeyi çok seven biriydi. Gençliğinde Mila, tek bir yerde oturmayacağına karar vermişti.
Ayrıca, ofis işinden hoşlanmadığı için uzaktan çalışmak ve serbest bir çalışma programına sahip olmak amacıyla bir internet mağazası açtı. Bu kararı sayesinde işini ve seyahat etmeyi bir arada sürdürebildi. Birkaç yıl içinde Mila 36 ülkeyi gezdi. O dönemde özgürlüğüne çok değer veriyordu ve evlilik hakkında hiç düşünmüyordu.
Kısa süre sonra Mila, arkadaşlarıyla birlikte Hindistan’a gitti. Orada ilk kez bir Budist tapınağına gitti. Kız meditasyon yapmaya başladı ve bu, ruhsal uyumu bulmasına yardımcı oldu. Mila’ya Ten adında bir danışman atandı. Keşiş, Taylandlıydı. İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşuyordu, bu da onu turistle yakınlaştırdı. Mila, keşişe aşık olduğunu fark etmeye başladı. Korkuyordu, çünkü tüm keşişlerin rahiplik yemini ettiklerini ve bekârlık yemini ettiklerini biliyordu. Ancak kadın aklını kaçırdı ve onu ne pahasına olursa olsun elde etmeye karar verdi.
Ten dayanamadı. Altı ay sonra adam, Mila ile ilişkisi için rahiplikten vazgeçmeye karar verdi. Hayatına anlam katan kadınla birlikte dünyevi bir yaşamı tercih etti. Birlikte Tayland’a taşınmaya karar verdiler. Orada adam Ukraynalı kadını akrabalarıyla tanıştırdı. Mila, Tayland’ın ücra köşesindeki zorlu yaşam koşullarından hiç rahatsız olmadı. Üstelik, keşişin ailesi oldukça varlıklıydı.
Ten’in ailesi oğullarının seçimini saygıyla karşıladı. Mila’yı sevdiler. Aslında Ten, 30 yaşına kadar çılgın bir hayat sürmüş, sonra da uslanıp rahip olmaya karar vermişti. Tabii ki ailesi bu karara çok üzülmüştü. Torunlar ve çocukları için mutlu bir gelecek istiyorlardı. Bu nedenle Ten’in Mila ile tanışıp evlenmeye karar vermesinden çok memnun oldular. Bir kızları oldu.
Adam iş hayatıyla uğraşırken, kadın çocuklarının yetiştirilmesine odaklandı. Birlikte mutlular ve kararlarından hiç pişman değiller.