Mahsun Kırmızıgül: Sinema bitti, sahip çıkmalıyız

Mahsun Kırmızıgül, son yıllarda sinema sektörünün içinde bulunduğu kriz hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Koronavirüs pandemisinden sonra dijital platformların hızla yaygınlaşmasıyla birlikte zor bir döneme giren sinema dünyasına değinen sanatçı, hem müzisyen, hem oyuncu hem de yönetmen kimliğiyle bilinen Kırmızıgül, X hesabı üzerinden düşüncelerini paylaştı.

Kırmızıgül mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Sinema bitti, sahip çıkmalıyız. Bugün sektörde herkes dizi, dijital platform ve reklam işlerinin peşinde. Elbette herkes emeğinin karşılığını almalı; kazanmak, üretmek, ayakta kalmak hepimizin hakkı.
Ancak unutmamamız gereken bir şey var: Sinema. Sinema bir kazanç kapısı değil, vicdan alanıdır.
İnsan ruhuna dokunan, yıllar geçse de hatırlanan bir filmin değerini hiçbir bütçe ölçemez.
Fakat son yıllarda sinemayı diziyle aynı kefeye koyan bir sistem oluştu. Aynı ekipler, aynı oyuncular, aynı ücret anlayışı… Dizi bütçesi ister gibi talepler, ‘nasıl olsa dijitale çıkar’ rahatlığı…
Sonra da ‘neden sinema bitti?’ diye soruluyor.

Kırmızıgül, ülkenin ekonomik durumuna da dikkat çekerek şunları söyledi:

“Ekonomi dibe vurmuş, orta sınıf neredeyse yok olmuş durumda. Sinema salonları boşalıyor. Ev kiraları insanları zorlarken, sinema bileti artık lüks sayılıyor.
Tüm bunlara rağmen hâlâ dizi ölçüsünde ücret beklentileriyle hareket etmek sinemayı bitirdi.
Oysa bir film sadece gişe değildir; bir ülkenin belleği, duygusu ve vicdanıdır.
Sinemayı yaşatmak istiyorsak, parayı bir kenara bırakmalıyız. Bu işi ‘ne kadar kazanırız?’ değil, ‘yarına ne bırakırız?’ sorusuyla yapmalıyız.

Kırmızıgül açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:

“Bu rakamlarla, bugünün ekonomik koşullarında ne büyük film kalır, ne de sinema salonu.
Sektörün kendine dönüp düşünmesi gerekiyor.
Sinema; dizi ve reklamın fiyat mantığıyla yürütülemez.
Bunu bu şekilde dayatan oyuncu ve ekip anlayışını doğru bulmuyorum.
Sinemayı kurtarmak, önce zihniyeti kurtarmakla başlar.
Dizi, dijital ve reklam başka; sinema ise bambaşkadır.
Onu yaşatmak istiyorsak parayı bir kenara koyup sorumluluğumuzu hatırlamalıyız.
Çünkü bir film, yıllar sonra bile bu ülkenin vicdanını taşır.”