Efsanevi “Gladyatör” filmindeki arenada tüm gücüyle “İntikam!” diye haykırmıştı; ardından arzuladığı “Oscar” ödülünü aldı ve dünya sinemasında, etkileyici bir duruşa ve delip geçen bir bakışa sahip bir adam olarak kendini duyurdu.

General Maximus’u canlandıran aktör, aslında çok yönlü, yetenekli ve gelişmiş bir kişilik. Pek az kişi bu aktörün müziğe karşı büyük bir tutku beslediğini bilir. Sizce Russell Crowe hakkında her şeyi biliyor musunuz? Şimdi size ondan birkaç hikâye anlatacağız; bu hikâyelerden onun gerçekte nasıl biri olduğunu öğreneceksiniz. Russell Crowe Yeni Zelanda’da doğdu, ama Sidney’de büyüdü ve şov dünyasının içinde, onun atmosferinde yetişti. Anne babası bu dünyanın insanlarıydı, dedesi ise sinemacıydı.
Çocukluğundan beri müziğe ilgi duyuyordu ve oyuncu olarak ünlenmeden önce “The Ordinary Fear of God” ve “30 Odd Foot of Grunts” gibi birkaç müzik grubu kurmayı başardı. Hangi tarzda söylüyorlardı? Bu, ham bir rocktı; fakat yoğun bir enerjiyle icra ediliyordu ve bu da Russell Crowe’un parlak rollerini hatırlatıyordu. Üstelik 2005 yılına kadar aktör sahnede de performans sergiledi; çekimler arasında grubuyla turnelere çıkmaya bile vakit buluyordu.

Her şeyi değiştiren “Gladyatör” filmindeki General Maximus rolü oldu. Aktör daha önce “Akıl Oyunları”, “İçeriden Biri” gibi birçok filmde rol almıştı; ancak “Gladyatör” ona dünya çapında şöhret, En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını ve günümüze kadar 2000’li yılların simge yıldızı olma unvanını getirdi. Ne yazık ki başarı her zaman fedakârlıksız olmaz. Roma generali karakterini canlandırmak için Crowe’un çok antrenman yapması, yoğun şekilde kickboks, judo ve zihinsel hazırlık çalışmalarıyla uğraşması gerekti. Aktör role o kadar bürünmek istiyordu ki aylarca hazırlandı, askerî eğitimden geçti ve sonuç olarak gerçek sakatlıklar yaşadı.

Russell Crowe, açık sözlülüğü, özverisi ve hem kendine hem çevresindekilere karşı yüksek beklentileriyle de tanınır. Bir dönem bir otel çalışanıyla tartıştığı bir olay olmuştu; bunun sonucunda ünlü aktör telefonu duvara fırlatmış ve gazeteciler bu olayı gazetelerde yazmıştı. Hollywood’da onun hakkında “kötü çocuk” diye konuşmaya başladılar.
Crowe o olaydan pişmanlık duyduğunu söylüyor; kötü çocuk imajını doğrulamak istemiyor ve her fırsatta hata yaptığını, duygularını kontrol edemediğini dile getiriyor. Şimdi ise herkesin saygı duyduğu bir insan; yönetmenlik yapıyor ama hangi alandan söz edersek edelim sanata olan ilgisini hiç kaybetmiyor. Russell Crowe sadece bir gladyatör değil; tutkulu ve derin bir aktör ve kariyeri hayranlarını şaşırtmaya devam ediyor.
