
Naomi Campbell sadece bir süpermodel değil, aynı zamanda bir dönemin yaşayan sembolü, modacıların ilham perisi ve hayatı taslaksız yazılmış bir kadın. Onun yolu hiçbir zaman düz olmadı, fakat onu efsane yapan da tam olarak bu mücadele oldu. Her aşkı ve her skandalı, Versace elbiseleriyle çıktığı podyum yürüyüşleri kadar büyük bir heyecanla tartışılıyordu. Bu inişli çıkışlı, dönüm noktalarıyla dolu hayatta Campbell, skandal dolu itibarını bir tür zırha dönüştürmeyi öğrendi; en önemli sonucu ise bağımlılığı yenmesi ve geç yaşta anneliğe adım atması oldu.
Babasız çocukluk ve Tunuslu bir mentor

Naomi, 1970 yılında Londra’da dünyaya geldi. Geleceğin yıldızının çocukluğu babasız geçti – adam, onun doğumundan önce hayatlarından kaybolmuştu. Sürekli taşınmalar, dansçı olan annesinin turneleri ve tek başına geçirilen uzun saatler, Naomi’yi erkenden olgunlaşmaya zorladı. Yedi yaşında dans derslerine başladı, ardından prestijli Londra Sahne Sanatları Akademisi’ne girdi. Sıkı disiplinle örülü bu ortamda onun güçlü iradeli karakteri şekillendi.

15 yaşında hayatı değişti: Paris’te kader onu, Tunus kökenli Fransız tasarımcı Azzedine Alaïa ile buluşturdu. Babasız büyüyen Naomi, ilk kez kendini güvende hissetti. Alaïa, genç kızı kanatları altına aldı, onu kendi evine yerleştirdi ve Naomi’nin tereddütsüz “babam” diye adlandırdığı kişi oldu. Onunla yakından ilgilendi, ilk yetişkin gardırobunu oluşturdu ve fotoğrafçı Steven Meisel de dâhil olmak üzere moda dünyasının kilit isimleriyle onu tanıştırdı; Meisel kısa süre içinde kariyerinde belirleyici rol oynayacaktı.
Stereotiplerle mücadele
Üç yıldan kısa bir süre içinde Naomi’nin adı moda sektöründe gürledi. Campbell sadece Versace ve Karl Lagerfeld’in ilham perisi olmakla kalmadı, aynı zamanda bir öncüye dönüştü: Fransız Vogue’un kapağında yer alan ilk siyah model oldu. Podyumdaki yürüyüşleri keskin ve otoriterdi, içindeki bağımsızlık duygusunu birebir yansıtıyordu.

Zamanla Campbell’in arkasından “drama kraliçesi” imajı oluştu. Skandallar, geç kalmalar, meslektaşlarıyla tartışmalar ve Mike Tyson’la yaşadığı ilişki, basın tarafından sürekli büyütülüyordu. Dışarıdan meydan okuma gibi görünen bu davranışların arkasında çoğu zaman tükenmişlik, bitmeyen mücadeleden yorgunluk ve yalnız geçen çocukluğun izleri vardı. Röportajlarında, duygularını her zaman kontrol edemediğini itiraf ediyordu.

En ünlü olaylardan biri, 1993 yılında Vivienne Westwood defilesinde yaşandı. Naomi, 23 santimetre yüksekliğindeki korkutucu platform topuklu ayakkabılarla yürürken podyumun ortasında düştü. O ise utanmak yerine gülmeye başladı ve bu düşüş, moda tarihinin en sevimli ve “canlı” anlarından birine dönüştü. Fakat cezasız kalacağına dair saf inancı ona pahalıya patladı: Elite Model Look ajansı, onunla olan sözleşmesini feshedip Campbell’i “kontrol edilemez diva” olarak nitelendirdi.
Bağımlılık ve kamu hizmeti cezası
Magazin basını, ondan aktif olarak “öfkelendirilmiş siyah kadın” kalıbını yaratıyordu – Naomi ise sonunda bu stereotipi zırh olarak kullanmayı öğrendi. 2007 yılında, telefonunu asistanına fırlattığı için mahkeme tarafından kamu hizmeti cezasına çarptırıldı. Campbell, sokak temizlemeye lüks tasarım kıyafetlerle, kusursuz makyajla geldi ve aynı zamanda W dergisi için köşe yazısı yazarak cezayı adeta stil sahibi bir manifestoya dönüştürdü. Bir sonraki skandal ise British Airways ile yaşadığı tartışmanın ardından, havayolu firmasından ömür boyu men edilmesiyle sonuçlandı.

Ama en ağır sınavı bağımlılıkla mücadelesi oldu. Biriken gerilim, yalnızlık ve yakın dostu Gianni Versace’nin ölümü, onu alkol ve uyuşturucu kullanımına itti. 1999 yılında bir çekim sırasında bayıldıktan sonra, dibe vurduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Rehabilitasyon, hayatta kalma yolunda attığı ilk adım oldu. Daha sonra Campbell, hataları hakkında açıkça konuşarak bağımlılığın hiçbir sorunu çözmediğini, yalnızca korkuyu derinleştirdiğini vurguladı.
Aşklar, skandallar ve “Kanlı elmaslar”
Naomi’nin özel hayatı her zaman ilgi odağında oldu. Onun ilk ciddi aşklarından biri, duygularını göz önüne sermemeyi öğreten Robert De Niro’ydu. Naomi, ondan çocuk sahibi olmayı hayal etmişti, ancak aktör, bu kadar ciddi bir ilişki fikrini paylaşmadı.

De Niro’dan bile önce, onun Mike Tyson’la kısa ama fırtınalı bir ilişkisi olmuştu. Naomi, Tyson’ı sosyetik dünyaya sokan, onu Versace ile tanıştıran kişiydi. Ancak boksörün çalkantılı mizacı tartışmalara ve ihanetlere yol açtı; ilişkileri, Tyson’ın ona el kaldırmasından sonra kesin olarak noktalandı.

Naomi’nin sevgililer listesi, evlilik aşamasına kadar gelip evlenmeden ayrıldığı U2 üyesi Adam Clayton’ı, Leonardo DiCaprio’yu, (35. yaş günü için Dubai’deki lüks bir otelin sekiz katını onun için kiralayan) petrol milyarderi Badr Jafar’ı ve elbette Rus milyarder Vladislav Doronin’i de kapsıyordu.

Doronin’le yaşadığı ilişki, en acı bitenlerden biri oldu: Evlenme vaatlerinden sonra ikili, mal paylaşımı ve dava süreçleriyle sonuçlanan karşılıklı suçlamalar eşliğinde ayrıldı. Doronin, Campbell’in hâlâ arkadaşlık ilişkisi sürdürmediği tek eski sevgili olarak kaldı.

2010 yılında Naomi, Liberyalı diktatör Charles Taylor’ın yargılandığı uluslararası davada tanık olarak ifade verdi. Taylor’dan “sözde hayır amaçlı” aldığı elmaslar, yüksek ses getiren soruşturmada delil olarak kullanıldı ve bu durum bir kez daha Naomi’nin üzerine olumsuz dikkat çekti.
Geç anneliğin sessiz mutluluğu
Onlarca yıl süren skandallar ve içsel savaşların ardından Naomi, hayatında yeni bir anlam buldu. Mayıs 2021’de, 50 yaşındayken ilk kez anne oldu; Haziran 2023’te ise oğlu dünyaya geldi. Her iki çocuk da taşıyıcı annelerin yardımıyla doğdu. Manken, çocuklarını hayatının en büyük zenginliği olarak gördüğünü gizlemiyor ve onların hatırına alıştığı yaşam tarzını kökten değiştirmeye hazır olduğunu söylüyor. Ayrıca, bekar bir anne olarak omuzlarında hissettiği özel sorumluluğun da altını sık sık çiziyor.

Son yıllarda Naomi Campbell’in yanında, özellikle Suudi Arabistan’da sinemayı yeniden canlandırmasıyla tanınan yapımcı ve multimilyoner Mohammed Al Turki giderek daha sık görülüyor.
İkisini, sanata ve modaya duydukları ortak sevgi yakınlaştırdı. Yüksek sesli açıklamalar yapmasalar da, birlikte görünmeleri ve Campbell’in yüzük parmağındaki yüzük, ciddi niyetlere işaret ediyor.

Yakın çevresindekiler, Naomi’nin uzun yıllardır bu kadar mutlu olmadığını söylüyor. Campbell, nihayet annelik ve hayırseverlikte yeni bir anlam bulduğunu, hayatında artık skandallara yer olmadığını ve sadece uyum ve dengeden yana olduğunu dile getiriyor. “Kara Panter”in yakın planları arasında, bütün aşklarını anlatmayı vadettiği anılarını kaleme almak da var.

